Bilmeniz gereken 11 Londra argosu
Cockney kafiyeli argo dünyasına dalmanın zamanı geldi, benim eski Çin'im. Burada palavra yok, sadece bir sonraki Londra seyahatinizde sizi Barney'den uzak tutacak basit bir rehber var.
Bu hiç mantıklı gelmedi mi? Güzel!
Açıklamama müsaade edin: Cockney argosu, Cockney'lerin yani Londra yerlilerinin kullandığı kafiyeli ifadeler topluluğudur. İfade genellikle iki kelimeden oluşur ve ikincisi istenen anlamla kafiyelidir; ancak bazen sadece ilk kelime - kafiyeli olmayan - söylenir. Kafanız mı karıştı? Hiç sorun değil! Bu örnekler sizi kısa sürede Londra argosunu konuşur hale getirecek ama önce bu ünlü 'gizli' dilin nereden geldiğine bir göz atalım.
Cockney argosunun kısa tarihi
Londra'nın Doğu Yakası'nda 19. yüzyılın ortalarında başlamıştır. Tüccarların, fabrika işçilerinin ve hatta hırsızların; polisin, müşterilerinin ve patronlarının ne olup bittiğini anlamadan iletişim kurmanın bir yolu olarak başlattıklarına inanılıyor. Kurnaz Cockneyler! Yıllar içinde gelişti ve artık günlük Londra yaşamının önemli bir parçası olmasa da, yerel halk hala kafa karıştırmaya devam eden görünüşte garip ifadeler yaratıyor, bu nedenle birkaç Cockney ifadesi bilmek gerçekten yararlı veya en azından eğlenceli olabilir.
İşte bir sonraki Londra seyahatinizde duyabileceğiniz en ünlü ifadelerden bazıları.
1. Apples and Pears = Stairs (Merdiven)
“I’m going up the apples to bed.”
Bir Londralı size elmalar ve armutlardan yukarı çıkmanızı söylerse telaşlanmayın - akıllarını ya da İngilizce dilini kavramalarını kaybetmemişlerdir, sadece merdivenlerden yukarı çıkmaktan bahsediyorlardır.
2. Dog and Bone = Phone (Telefon)
“Shhh, he’s on the dog and bone.”
Köpeğinizin ve kemiğinizin pilinin bitmesinden nefret etmiyor musunuz?
3. Al Capone = Telephone (Telefon)
“He’s always on his Al Capone.”
Cockney argosunun tuhaf ve harika dünyasında, ABD'nin kötü şöhretli gangsteri Al Capone, köpek ve kemikle tamamen aynı anlama gelmektedir.
4. Barney Rubble = Trouble (Bela)
“If I’m not home soon, I’m in a lot of Barney.”
Barney Moloztaş dünyanın bu bölgesinde sadece ünlü bir Çakmaktaş değildir - hayır; Londra'da Barney (genellikle Moloztaş denmez) başınızı belaya sokacak ya da sokmuş olduğunuz bir durumu belirtmek için kullanılır.
5. Bees and Honey = Money (Para)
“My new shirt was a lot of bees.”
"Loadsa bees an hunay", gerçek bir Londralının telaffuz edeceği gibi, temelde çok para anlamına gelir. Bazıları Londra'yı keşfetmek için çok fazla arıya ihtiyacınız olduğunu söylüyor, biz öyle düşünmüyoruz.
6. Bubble Bath = Laugh (Kahkaha)
“£50? You’re having a bubble.”
Bu en yaygın ifadelerden biridir ve Birleşik Krallık'ın her yerinde söylenir. İnançsızlığı ya da bir şeyi yapmayı reddetmeyi ifade etmek için kullanılır.
7. China Plate = Mate (Porselen = Dost)
“Hello, me old China. How are you?
Cockneyler, özellikle bu klasik karşılama cümlesinde ben ve benim sözcüklerini birbirinin yerine kullanır. Londra'nın sizin ve Chinalarınız keşfetmesi için ideal bir şehir olduğunu söyleyebiliriz.
8. Pork Pies = Lies (Domuz turtası = Yalan)
“You’re telling me porkies.”
Burada iki kelime birleştirilerek porkies kelimesi oluşturulmuştur. Eğer birisi size inanmadığınız bir şey söylerse, ona size porkies söylediğini söyleyin.
9. Hank Marvin = Starving (Açlıktan Ölmek)
“I’m completely Marvin.”
Hank Marvin 1960'larda popüler bir grubun gitaristiydi. Cockneyler onun isminden çok etkilendi ve şimdi siz de Hank, Marvin veya Hank Marvin'i cümle içinde kullanarak açlık seviyenizi ilan edebilirsiniz.
10. Ruby Murray = Curry (Köri)
“Let’s have a Ruby tonight.”
Ruby Murray 1950'lerde Birleşik Krallık'ta ünlü bir şarkıcıydı ve adı (özellikle de ön adı) Cockney folkloruna köri için kullanılan bir argo olarak geçmiştir.
11. Loaf of Bread = Head (Kafa)
“Use your loaf!”
Hayır, bu cümle size bir somun ekmekle silahlanmanız için bir çağrı değil, daha ziyade aklınızı kullanmanız ve eylemleriniz hakkında düşünmeniz için bir talep veya öneri.