Dil Eğitimi için En İyi Şehirler: Dil Öğrenmek için 10 Şehir
Yurtdışında yeni bir dil öğrenmeyi mi düşünüyorsunuz? Bu harika! CV’nizde güzel görünecek kıymetli bir yetenek sahibi olacağınız, aynı zamanda da ufkunuzu ve arkadaş çevrenizi genişleteceğiniz bir maceraya başlamak üzeresiniz. İlk olarak hangi dili öğrenmek istediğinize karar vermeli, sonrasında da bu dili öğrenirken hem eğlencenin hem de zorlukların bir karışımı olacak doğru şehri seçmelisiniz. Karar vermenize yardımcı olacak bir dil eğitimi için en iyi şehirler listesi derledik.
Yurtdışı Dil Eğitimi için Ücretsiz Katalog
1. Londra
İngilizce dil eğitimi için belki de en bariz yer Londra. Büyük duman içinde, ataları dili keşfeden adalılardan dili öğreneceksiniz. Londra’da yaşam çok koşturmacalıdır, o yüzden ayak uydurmak için dili hızlıca öğrenmekten başka seçeneğiniz olmayacak. Bu gastronomik şehir sizi şehrin dört bir yanında bulunan yemek tezgahlarından ilginç yemekler deneme konusunda ve güneş altında her çeşit kahveyi içme konusunda bir uzman haline getirecektir. Londra’da büyük bir uluslararası nüfus bulunur, o yüzden hangi ülkeden geliyor olursanız olun, onlarla hem İngilizcenizi pratik yapabilecek hem de kendinize biraz da olsa yakın hissedebileceğiniz topluluklar bulacaksınız.
2. Sydney
Sonsuz güneş, yıl boyu süren sıcak hava ve dalgalı mavi denizi… Bunlar Sydney’e taşınmak için sayabileceğimiz birçok maddeden sadece üçü. Burayı dil eğitimi için en iyi şehirler arasına sokan nedir peki? Oradaki nüfus dünyanın en arkadaş canlısı insanlarından oluşuyor. Onların konuşma tarzına alıştığınız zaman sabah kafein dozunuzu aldığınız kafedeki baristadan esmer sört eğitmeninize kadar herkesle konuşuyor bulacaksınız kendinizi. Hiç denemenize bile gerek kalmadan yeni kelime dağarcığınızı kullanacak, yerel ağzı öğrenecek ve sağlam İngilizce becerileri kazanacaksınız. Ayrıca eve harika bir Avustralya aksanıyla da dönüyor olacaksınız.
3. Paris
Dürüst olalım, Fransızca öğrenme isteğiniz Paris’e taşınmak için sadece bir bahane. Paris, Fransa’nın harika başkenti… Sizi saran bu aşkın dilini pratik yaparken modern Fransız kültürünü (ve makaronları) benimsemek için daha iyi bir yer yok. River Seine boyunca elinizdeki baget ekmeğe ya da midye – patates kızartması ikilisine kendinizi sünger gibi kaptırabilirsiniz. Fransızca dilini seven bir insan sünger gibi… Ayrıca yüksek gramer bilgisine, harika bir Paris aksanına ve yerel ağza sahip olacaksınız. Eğer saçma ya da yanlış bir şey söylerseniz, Fransızlar çok sevgili bu dillerinde sizi düzeltmekten çekinmeyecektir.
4. San Francisco
ABD’nin sakin ve yaratıcı başkenti San Francisco yenilikçi pek çok fikirle dolup taşmaktadır. Bohem sokaklardaki sanatçılardan Golden Gate köprüsünde start-up şirketlerini kuran binlerce vizyoner girişimciye kadar San Francisco, Amerika’da gençlere yönelik en iyi yerlerden biri olmuştur. Her köşede ilham kaynağı ve taze fikir bulmak mümkün, ve dik tepeleri, göz alıcı gökyüzü ile derste olmasanız bile sizi meşgul edecek bir şeyi mutlaka bulacaksınız. İlginç fikirleri olan ilginç insanlar çevrenizde olunca sizin de yaratıcılığınız gelişecek ve bir uzman gibi İngilizce konuşmaya başlayacaksınız.
5. Vancouver
Vancouver’da sadece bir dil öğrenmeyeceksiniz. Kanada’nın en güzel şehirlerinden olan Vancouver bu ününü harika lokasyonuna borçludur. British Columbia’nın harika kıyı şeridi ile güzel dağların eteklerine kurulu olan Vancouver’da kaymayı öğrenebilir, dağ bisikletine biniş becerinizi geliştirebilir ve balık tutmayı özgeçmişinizde hobiler kısmına ekleyebilirsiniz. Tabii ki bunun yanına akıcı ve kibar İngilizce konuşmayı da ekleyeceksiniz. Arkadaş canlısı ve kibar olan Kanadalılar hokey turnuvalarının hikayelerini ve karlı kış maceralarını anlatarak İngilizceniz harika oluncaya dek saatlerce sizinle konuşacaklardır.
6. Playa Tamarindo
Selam Kosta Rika! Genelde tatil yeri olarak düşünülse de dil öğrenmeye dahi gitseniz tatilde olma hissinizin tüm sene devam etmemesi için hiçbir sebep yok. Amerika’nın macera merkezinin kendine ait bir mottosu da var: “Pura Vida” yani saf yaşam. Yerel halkla vakit geçirip “Pura Vida” konseptlerini benimsemek Playa Tamarindo’da İspanyolcanızı ilerletmenin en hızlı yoludur. Ders aralarında sörf ve ülkedeki harika milli parklarda zip-lining yapabileceksiniz.
7. Cape Town
Cape Town, dünyanın en ikonik vahşi yaşamını deneyimlerken İngilizce de öğrenmek için mükemmel bir fırsat sunuyor. Başka hiçbir yer Afrika’nın Büyük Beşliği okulunuza olduğu kadar yakın olmayacaktır (ve hayır, hayvanat bahçesi sayılmaz). Kaldığınız yerde hafta sonlarını Güney Afrika’daki milli parklarından birinde safari yaparak, aslan, leopar ve bufalo arayarak geçirebilirsiniz. Cape Town ayrıca kozmopolit ve moderndir. Yapılacak çok şey olduğu için “can sıkıntısı” olması imkansızdır. Sahili keşfettikten sonra, körfezin muhteşem manzarasını görmek için Masa Dağı’nın tepesine çıkabilir, Nelson Mandela’nın hapsedildiği Robben Adası’nı ziyaret edebilirsiniz. Hatta büyük beyaz köpekbalıklarını görmek için bir tekneye bile binebilirsiniz.
8. Tokyo
Tokyo gerçekten dünyadaki hiçbir yere benzemez. Fütüristik gökdelenler ve robot kafeler, çiçekli kiraz çiçeklerinin ve süslü antik tapınakların yanında sıralanır. Burada hızlıca Japonca öğrenmek zorundasınız. Kendi anadilinizde yeteri kadar tabela olsa da, metroya binip şehri rastgele gezerek pek çok şey deneyimlemek daha heyecan verici ve çılgınca. En sevdiğiniz suşinin ismini yıllardır yanlış telaffuz ettiğinizi fark etme riskiniz de var. Cesaretiniz varsa, bu dili şehrin birçok noktasında bulunan karaoke barlarından birinde pratik yapabilirsiniz.
9. Bristol
Londra’nın küçük erkek kardeşi olan Bristol’da İngilizce öğrenirken İngiliz olan her şeyin tadını rahatça çıkartabileceksiniz. Tarihi yapılar, bağımsız dükkanlar, kremalı sconelar ile dolup taşan teahouse’lar ile sanat ve müzik sahnesinin birleşimini Bristol’da bulacaksınız. Bristol’lular Londra’lılara kıyasla daha konuşkandırlar, o yüzden konuşma beceriniz sıklıkla teste tabi tutulacaktır ancak bu şehrin karmaşasını yaşamak istiyorsanız trenle iki saattle ulaşabilirsiniz.
10. Boston
Dünyanın en büyük İngilizce konuşan ülkelerinden birine gidin ve İngiliz yerleşimcilerin kurduğu bu kasabada kendiniz için dili öğrenin. Harvard ve MIT gibi dünyanın önde gelen okullarına sahip Boston, öğrencilerini her zaman güzel karşılar. Bu büyüleyici liman kasabası, dost canlısı, küçük bir kasaba havasına sahiptir ve büyük tuğla mimarisinin arkasında güzel parklar, popüler kafeler, vintage seven bir gençlik vardır. Burası aynı zamanda tarih derslerinin tadını çıkarmanın yeridir. Şehir merkezinden geçen kırmızı tuğla özgürlük izini takip ederek sadece bir gün içinde Amerikan Devrimi’nin öyküsüne yolculuk yapabilirsiniz.