EF Hikayeleri: İsveç'ten Louvisa EF Yeni Zelanda'da

Benim adım Louvisa. 18 yaşındayım ve liseye gidiyorum. Bu benim EF ile 6 aylığına Yeni Zelanda'ya bir dil gezisi rezervasyonu yapana kadar olan yolculuğum.13 yaşındayken, EF ile 2 haftalığına Malta'ya gittim. O zamanlar olduğum kişi için bu deneyim gerçek bir meydan okumaydı. Elbette İngilizce hakkında çok şey öğrendim, ancak en büyük gelişme muhtemelen kendime olan saygım ve güvenimde oldu. Daha önce hiç bu kadar uzun süre evden uzak kalmamıştım ve nereye gittiğimi bilmiyordum. Sevinç, gerginlik ve beklentiden oluşan duygusal bir "roller-coaster" olsa da Malta gezisini asla unutmayacağım.

Orada aynı şeyi tekrar yaşama isteği doğdu, ancak bu sefer bunu bir adım öteye taşımak istedim. Her zaman değişim yıllarına, dil gezilerine giden ve lise sırasında veya sonrasında seyahat eden insanlar hakkında hikayeler duymuştum. Ben de bunu yapmak istiyordum ama söylemesi yapmaktan daha kolaydı. Birkaç yıl boyunca, benzer bir maceranın hayali yılda birkaç kez aklıma gelirdi. Hayal etmek eğlenceliydi ama her zaman o kadar uzak geliyordu ki bu fikrin peşinden hiç gitmedim. Sonra birden lise ikinci sınıftaydım, son yıl uçup gitti ve bir yıl sonra mezun olacağım. Etrafımdaki insanların eğlenceli planlarını duymaya başladım. Tesadüfen aklıma bir fikir geldi; belki mezun olduktan sonra bir dil gezisine çıkmak eğlenceli olabilirdi. Gelecekte ne okumak istediğimi hala bilmiyordum, bu yüzden bir yıl ara vermek kaçınılmaz görünüyordu. Asıl soru şuydu: Hangi seçenekler mevcuttu?

Ne okumak istediğimi bilmediğim için, İsveç'teki bir üniversite (tabii ki bir üniversiteye kayıtlı olmanızı gerektirir) ile yurtdışındaki bir okul arasında genellikle olduğu gibi bir değişim yılı rezervasyonu yapmak zordu. Değişim programı olmadan yurtdışında bir üniversitede okumak hem pahalı hem de karmaşık görünüyordu çünkü kendi evimi, uygun kursları bulmam ve herhangi bir rehberlik olmadan gitmem gerekecekti. EF daha uygun ve güvenli bir alternatif gibi görünüyordu.

EF'de ne okumak istediğimi seçme süreci nispeten kolaydı. Yoğun bir İngilizce kursu benim için uygun görünüyordu - isteğe bağlı bir iş İngilizcesi ilavesiyle İngilizce derslerinin bir karışımı. Asıl soru nereye gitmek istediğimdi. Nisan ayında içerideyken, pencerenin dışında sulu kar varken, Miami, Vancouver ve Sydney'in resimlerine bakarken her şey heyecan verici görünüyor. Ancak bir yer öne çıkıyordu: Yeni Zelanda'daki Auckland. Dürüst olmak gerekirse Yeni Zelanda hakkında pek bir şey bilmiyordum. Yüzüklerin Efendisi orada çekilmişti, ragbiyi seviyorlardı ve yerli halka Maori deniyordu. Ve tabii ki kivi kuşları. Bunun dışında bilgim eksikti. İnternette birkaç saat araştırma yaptıktan sonra (dürüst olmak gerekirse çoğunlukla resimlere bakarak) doğru yeri bulduğumdan emindim.

Beni Yeni Zelanda'ya en çok çeken şey, yerel halkın çok açık ve misafirperver olmasıyla ilgili iyi şöhretinin yanı sıra, ülkenin doğasıydı. Küçük nüfusuna oranla büyük olması sayesinde keşfedilecek çok fazla doğa var. Yürüyüş ya da Yeni Zelandalıların deyimiyle tramping, dağ bisikleti ve kano ile birlikte çok popüler görünüyor ve keşfedilecek çok çeşitli yürüyüş parkurları, mağaralar ve plajlar var.

18 yaşıma girdiğimde, bazı aile dostlarımdan gecikmiş bir doğum günü hediyesi aldım: Yeni Zelanda hakkında bir rehber kitap. İlk 5 sayfayı çevirdikten sonra, şimdiden ziyaret etmek istediğim en az 8 destinasyon var ve bunlardan bazıları EF aracılığıyla rezerve edilebiliyor. EF ile sigorta, uçuş, konaklama vs. konularında iletişime geçtikten sonra, kararımın çok doğru olduğunu hissettim. Harika çalışma danışmanım Maria'dan hızlı ve net bir yardım aldım ve birlikte hem benim hem de ailem için harika hissettiren bir kurulum bulduk. Birkaç hafta sonra EF'nin Stockholm'deki ofisine gittim ve hayatımın seyahatini rezerve ettim. Şimdi, macerama atılmadan önce sadece bir yıl beklemem gerekiyor.