GO Blog | EF Blog Türkiye
Seyahat, diller ve kültür hakkındaki son haberler EF Education First'ten
MenuÜcretsiz Katalog

Londra’nın Saklı Yerlerini Keşfetmeye Hazır Mısın?

Londra’nın Saklı Yerlerini Keşfetmeye Hazır Mısın?

Trafalgar Meydanı’nı ve Oxford Street’i biliyor musun? Peki Madame Tussaud ve London Eye’ı ziyaret ettin mi? “Gerçek” Londra’yı tam anlamıyla tanımaya hazır mısın? Yaşadığım 3 sene boyunca harika, kalabalık olmayan, ücra köşelerde kalmış çok değerli yerleri paylaşmak istiyorum.

Londra marketler şehri diyebiliriz. Bu yüzden ilk olarak benim favorim olan, Royal Festival Salonu’nun arkasında, Southbank’ta bulunan The Real Foods Marketle başlamak istiyorum. İspanya’dan chorizo ve churros’tan, Hindistan körisine ya da İtalyan dondurmalarına, adeta tüm dünya burada temsil ediliyor. London Bridge’in yanındaki bu market ünlü Borough Market kadar kalabalık ve hareketli olmasa da bir hafta sonu ziyaret etmeye değer. Cuma’dan Pazar’a kadar açık olan market genelde çok kalabalık olduğu için taze bir şeyler alabilmen için erkenden gitmende fayda var.

Londra aynı zamanda müzeleriyle bilinen bir şehirdir. Ama uzun kuyrukları ve turistle taşan British Museum’u unutun. Saklanmış cevher diyebileceğimiz Geffrye Museum Doğu Londra’da bulunuyor (Hoxton durağına yakın). Bu müzede Londra evlerinin son 400 yılda nasıl değiştiğini (hem kullanma da hem de tarz olarak) görebilirsin. Müze kendi başına harika ve arka tarafta bulunan “period bahçeleri” ni de çok seveceğinden eminim.

Bu arada parkları da unutmamak gerekir. Londra’lılar güneşli yaz günlerini geçirebilecekleri 3000’den fazla park seçeneğine sahipler. Hyde Park’ın saklı bir yer olduğunu söyleyemeyiz ama Marble Arch’ın köşesinde bulunan Speaker’s Corner’ı daha önce hiç duymuş muydun? İngilizler şakalarıyla ve yeteneklerini sergilemeleriyle ünlüdür. 1886’ya kadar her Pazar büyükannelerden, politikacılara ya da Karl Marx veya George Orwell gibi ünlü isimlere herkes serbest konuşma özgürlüğünü kutlamak için bu parkta toplanırmış. Ve Londra’nın en sevimli yeşil alanlarından birinden daha söz etmek isterim: Batı Londra’da bulunan güzel ve romantik Holland Park kendi içinde gizli bir cevher barındırıyor – Kyhoto Gardens 1991 yılında Japonya’da bulunan budist tapınağına ithafen yapılmıştır. (Kusursuz Japon köprülerini ve eski göletleri hayal et).

Enerjin bitmiş ve tam anlamıyla bir İngiliz tarzı dinlenme mi arıyorsun? O zaman Hammersmith’te bulunan publardan birine uğramalısın, özellikle Thames nehri manzaralılarını tercih edebilirsin. Harika yaz akşamlarında yerliler ellerinde bira ya da elma sularıyla sokaklara dökülüyor. Eğer nehir kenarında gezinmek istersen, Hammersmith Köprüsü’nden başlayıp, şehrin stresinden uzak Thames trail’de dinlenebilirsin. Hafta sonu gezintisi için Küçük Venedik’de harika bir tercih olacaktır. Adı üzerinde bölgede birçok kanal, çoğu kafe ya da dükkanlara çevrilmiş renkli yüzen evlerle karşılacaksın. Paddington istasyonunun arkasından başlayarak huzurun ve bu güzel sevimli yerin tadını çıkarabilirsin.
Son önerim? Seyahat kitabı tutkunuysan ve gelecek maceran için ilhama ihtiyacın varsa kesinlikle Daunt Bookshop’a uğramalısın. Rehberler, haritalar, tarih kitapları ve romanlar ağaçların üzerine dizilmiş olan bu yer tam bir kitap cenneti .

Ve şimdi bir ya da iki gün turistik olmayan Londra gezine başlayabilirsin.

Londra'yı EF ile Keşfedin!Daha detaylı bilgi alın
EF GO blog bülteni ile seyahat, dil ve kültür hakkında en son haberleri alın.Beni kaydet

50'den fazla şehirde 10 dilden birini öğrenin

Detaylı bilgi