GO Blog | EF Blog Türkiye
Seyahat, diller ve kültür hakkındaki son haberler EF Education First'ten
MenuÜcretsiz Katalog

İngilizce Futbol Terimleri Listesi

İngilizce Futbol Terimleri Listesi

Futbolun doğduğu yerin İngiltere olduğunu birçoğumuz biliyoruz. Elbette yeni bir akım veya konseptin ana vatanı olduğunuzda, onun jargonuna en büyük katkıyı yapan da siz oluyorsunuz. İngiltere ve futbol terimleri örneğinde de buna şahit olabiliriz. Eğer daha önce tatil yapmak, üniversite okumak veya dil öğrenmek için İngiltere‘ye gittiyseniz, İngilizlerin kendilerine has bir futbol sözlüğü olduğunu da gözlemlemişsinizdir. Futbol aşıklarını deyim yerindeyse “gaza getirecek” bir futbol terimleri listesi hazırladık. Bakalım 50 maddelik bu listedeki İngilizce futbol terimleri içinden kaç tanesini biliyorsunuz…

Ücretsiz İngilizce Seviye Tespit Sınavı

All ball

Defansif oyuncunun müdahalesinin oyun kuralları içerisinde olduğunu belirten nida. Türkçeye “topa” olarak geçmiştir ve en çok taraftarlarca kullanılır.

Back of the net

Topun ağlara gittiğini, diğer bir deyişle gol olduğunu anlatan ifade. Spikerler tarafından sıkça başvurulur.

Ball-to-hand

El ve top arasında yaşanan kontağın istemsiz bir çarpma sonucu ortaya çıktığı iddiası.

Bicycle kick

Her ne kadar “bisiklet vuruşu” olarak tercüme edilse de “röveşata” anlamına gelir. Derviş Zaim’in filmine “Tabutta Bisiklet Vuruşu” adını verdiğini düşünsenize!

Boot it

Takım arkadaşları tarafından defans oyuncusuna topa tüm gücüyle vurarak topun uzaklaşmasını sağlaması için verilen talimat.

Box-to-box player

Oyunun hem defansif, hem de ofansif yönünü başarıyla oynayabilen çift yönlü oyuncu. Bkz: Radja Nainggolan, Dele Alli, Yaya Touré, Mehmet Aurelio


Brace

İki gol atmış oyuncunun başarısını ifade etmek için kullanılan kelime. Cümle içi kullanımı “scoring a brace” şeklindedir.

Chip shot

Topun kalecinin üzerinden kaleye gönderilmesini anlatan söz, aşırtma vuruşu.

Class act

Özellikle saha dışı karakteri ile takdir toplayan oyuncuya yapılan tasvir.

Clean sheet

Maçı gol yemeden bitiren kaleci ve takımın kazandığı unvan.

Cleats

Futbol ayakkabılarının tabanında bulunan plastik veya metalik uçlar. Bu kelime zaman zaman ayakkabının kendisi için de kullanılır.

Clinical finish

Golü getiren üst düzey, yüksek kalite bitirici vuruş. Clinical finisher ise bu vuruşu yapan kimse. Bkz: Ruud van Nistelrooy, Harry Kane, İlhan Mansız

Cracker

Nefes kesen bir futbol maçı veya ağızları açık bırakan bir gol (çoğunlukla uzak mesafe golleri).

Dive

Oyuncunun hakemi aldatarak takımına faul kazandırmaya çalıştığı, genellikle dramatize edilerek yapılan atlama hareketi.

Decoy/Dummy run

Topsuz hücum oyuncusunun, topa sahip olan takım arkadaşına alan yaratmak için yaptığı topsuz koşu, yalancı koşu. Rakipleri yanıltmak adına, topa yönelikmişçesine yapılır.

Feint / Flip Flap

Topa sahip oyuncunun vücut diliyle bir yöne gidiyor gibi yapıp diğer yöne topu sürmesi. Avına yaklaşan bir yılanın atik hareketini andıran bu aldatmacaya bu nedenle verilen bir diğer isim de “snakebite” (yılan sokuşu).

First-time ball

Gelen pası kontrol etmeden tek dokunuş ile takım arkadaşına aktaran oyuncunun hareketini özetleyen kullanım.

Flick-on

Hücum oyuncusunun top önünde geçerken ayak veya kafa ile dokunarak topu arkadaşına kazandırmaya çalışmasını anlatan terim.


Game of two halves

Denge ve skor açısından birbirinden çok farklı iki devreye sahne olan maçı anlatmak için başvurulan bir spiker klişesi.

Hairdryer treatment

Teknik direktörün -genellikle soyunma odasında- oyuncularını sert bir dille azarlamasını betimleyen tamlama.

Hard man

Sert, fiziksel ve güven veren tarzıyla ün salmış oyuncular için kullanılan övgüsel söz. Bkz: Roy Keane, Gennaro Gattuso, Diego Lugano

Hoof

Herhangi bir amaç gütmeden, topa olabildiğince güçle rakip takımın kalesine doğru vurma aksiyonu.

Hospital ball

İki oyuncunun birden alabileceği şekilde oynanmış, sakatlıklara sebebiyet verebilecek zayıf ve isabetsiz bir pas.

Howler

Akla mantığa sığmayan, pahalıya patlama ihtimali yüksek bir hata. Oyuncular için kullanılır.

Hug the line

Özellikle kanat oyuncularının sahanın iki yanındaki taç çizgilerine yakın oynamasını öğütleyen bir talimat.

In his/her pocket

Bir oyuncunun diğerine büyük üstünlük kurduğunu belirten söz. Genellikle uzun süreye yayılmış durumlar için tercih edilir.

Line-o

Yan hakemlere (ofsayt hakemleri) verilen isimlerden yalnızca bir tanesi.

Lose the dressing room

Takımın hocasının oyuncular üzerindeki kontrol, saygı ve etkisini kaybettiğini ifade eden cümlecik. Çoğunlukla geçmiş zaman çekimiyle (lost) kullanılır.

Man on

Topa sahip oyuncuya, pozisyonunu tehdit eden bir rakip oyuncunun -genellikle arkadan ve toplu oyuncunun görüşü dışında- yaklaştığını haber veren nara. Yaygın kullanımı takım arkadaşları veya tribündeki taraftarlardır.

Midfield anchor

Orta sahanın belkemiği, defansın hemen önünde oynayarak rakip hücumların önünü kesen oyuncu. Bkz: Daniele De Rossi, Michael Essien, Mehmet Topal


Minnows

Düşük seviye bir ligden veya futbola büyük yatırımı olmayan bir ülkeden gelen ve büyük takımları alt etmeyi hedefleyen takımlar.

Must-win game

Takımın maçı kazanmak zorunda olduğunu, aksi takdirde başarısızlığın geleceğini anlatan bir ifade. Her spor için kullanılabilir.

Nutmeg

Hücum oyuncusunun topu defansif oyuncunun bacaklarının arasından geçirmesi.

Off the line

Türkçeye “çizgiden” olarak çevrilebilen, büyük çoğunlukla topun çizgiden son anda kurtarıldığını tasvir eden söz.

On paper

Teoride işlerin nasıl yürüyeceğinin tahminini yapan ifade, kağıt üzerinde.

Park the bus

Skor avantajı bulunan takımın tamamen defansif bir strateji benimseyerek yalnızca gol yememe amacıyla oynaması.

Play on

Hakemin düdüğüne başvurmadığı, oyunun akışına izin verdiği bir pozisyon.

Pea roller

Bir bezelyenin yerde yuvarlanışını andıran, güçsüz ve tehlike gütmeyen bir şut.

Poacher / Fox in the box

Ceza sahası içinde olabildiğince tehlikeli olan, kurnaz ve yetenekli bir forvet oyuncusu. Bkz: Andy Cole, Miroslav Klose, Mario Jardel

Put in a shift

Kolaylıkla “görevini yaptı” olarak çevirebileceğimiz, oyuncunun ekstra bir başarı kaydetmeden maçı tamamlaması durumu.

Row Z

Tribünlerin en arka sırası. Bir oyuncunun topu buraya göndermesi, topun tribünün sahaya en uzak noktasına kadar yol aldığını anlatır.


Run it off

Ciddi olmayan/görünmeyen bir sakatlık durumu sonrası oyuncuya verilen maça devam etmesi talimatı.

Sacked

Tam olarak kovulmak anlamına gelen, istisnai durumlar dışında teknik direktörler için kullanılan ifade.

Showboat

Skorda istediğini elde ederek arayı açmış takımın veya bir oyuncunun rakibi ciddiye almayı bırakarak gösteriş yapmaya başlaması.

Sitter

Hücum oyuncusu tarafından yararlanılamayan çok kolay bir gol fırsatı.

Switch play

Sağdan sola veya soldan sağa topun aktarılarak oyunun akış yönünün değiştirilmesi. Çoğunlukla uzun paslar bunu sağlar.

Target man

Ortalar, uzun paslar, yüksek toplar gibi hedeflerin odağında olan uzun boylu forvet oyuncusu. Bkz: Zlatan Ibrahimovic, Didier Drogba, Hakan Şükür

Theatrical

Oyuncunun abartılı ya da fazla dramatik bir davranış sergilediğini ifade eden sıfat.

Treble

Bir sezon içerisinde 3 kupa birden kazanan takımın yakaladığı başarıya verilen ad.

(Hit the) Woodwork

Kale direkleri, topun kale direğine çarpması durumu.

EF ile İngiliz futbolunu yerinde izleyin!Detaylı bilgi
EF GO blog bülteni ile seyahat, dil ve kültür hakkında en son haberleri alın.Beni kaydet

Dünyayı keşfedin ve yurt dışında bir dil öğrenin

Detaylı bilgi