Temel Önemlidir: Restoranlar için 10 İngilizce Kelime
Kahvaltı, brunch, öğlen yemeği, akşam yemeği, kahve ve kek, iş çıkışı içkileri ya da sadece atıştırmalıklar… Bir restorana yemek yemeğe gitmek için bir sürü sebep var. Bu deneyimini daha hızlı (ve daha lezzetli!) kılmak için, yemek yerken duyacağın 10 İngilizce kelime ve ifadeyi aşağıda senin için sıraladık. Keyfini çıkar!
RESERVATION – REZERVASYON
Seçtiğin restoranda boş bir masa olduğundan emin olmak için rezervasyon yaptırmak en iyisi. Rezervasyon yaptırmanın en iyi yolu da genelde mekanı aramaktır. Restoranı aradığında şu kalıp cümleyi kullanabilirsin “I’d like to reserve a table for (XXX people) on (date) under (last name)” (Şu isim adına şu tarihte şu kadar kişilik bir rezervasyon yaptırmak istiyorum). İsim olarak soy ismini verirsen, davet ettiğin kişiler mekana senden önce gittiğinde ayırdığın masayı bulmaları kolay olur.
ORDER – SİPARİŞ / SİPARİŞ VERMEK
Restorana yiyip içmek için gittin, değil mi? E tabi! Bu durumda menüden seçtiğin şeyler senin siparişin oluyor. “Order” kelimesi hem isim (“Your order is ready”,”Siparişiniz hazır”), hem de fiil olarak kullanılıyor (“We ordered the chicken”, “Tavuk sipariş etmiştik”), o yüzden söylenene kulak vermelisin.
SERVER / TO SERVE – SERVİS EDEN KİŞİ / SERVİS YAPMAK
“Server” dediğimiz siparişleri alan, yemeğini getiren ve restoranda bulunduğun sürece seninle ilgilenen kişidir. Birleşik Krallık’ta ve İngilizce konuşulan diğer ülkelerin çoğunda bu kişilere “waiters” ya da “wait staff” deniyor (garson/restoran çalışanı). Yemek boyunca bu kişiler sipariş almak, yemekleri servis etmek, bardakları doldurmak, boş bardak ve tabakları kaldırmak ve her şeyin yolunda olduğundan emin olmak için sık sık masaya uğrayacaktır.
BYO
“Bring your own” (Kendin getir) ifadesinin kısaltmasıdır. Bazı restoranlar menülerinden seçmen yerine kendi içeceğini getirmene izin verirler. İşte BYO bu seçeneğe deniyor. Bu tarz yerlere kendi şarabını götürdüğünde garson onu açar, gerekliyse soğuk tutar ve servisini yapar. Ardından, içen kişi başına ya da içilen şişe başına bir kaç dolarlık “corkage” denen şarap açma ve servis ücreti ödersin.
STARTER – BAŞLANGIÇLAR / APERATİFLER
Bu, işin eğlenceli kısmı; yiyecek seçmeye buradan başlanıyor. O zaman en baştan başlayalım: Bir başlangıçla başlayalım! Ana yemekten önce gelen küçük yemeklerdir bunlar. Genelde masaya serpiştirilirler. Başlangıçlarda ne yenir? Yani, restoranın tipine bağlı olarak değişir tabii ama genelde sigara böreği, pide ekmeği ve sos, çubuk peynir, “papadams”, kalamar ya da karides ızgara servis edilir. Sipariş vermek için, şöyle diyebilirsin “XXX ile başlayayım.”
MAIN COURSE – ANA YEMEK
Şimdi geldik ana yemeğe (bazen sadece “main” diye kullanılır). Genelde herkes kendi yiyeceği yemeği sipariş eder ama özellikle yakın arkadaşlarınla yemeğe gittiysen ya da Çin restoranında yiyecekseniz, grup olarak ana yemekleri paylaşabilirsiniz. Karar vermene yardımcı olması için menüde ana yemekler başlıklara bölünmüş olur: tavuklar, et yemekleri, vejetaryen yemekler, tatlılar, pilavlar, balıklar ve deniz ürünleri, salatalar gibi.
DESSERT – TATLI
Yemeğin sonunda tatlıya her zaman yer vardır. Kek, cheesecake, meyveli turta, dondurma, meyve salatası ya da krep deneyebilirsin. Tatlını yanında kahve, çay, bitki çayı ya da tatlı şarap da iyi gider!
CHECK – HESAP
Tatlı faslı da bitince hesabı istemenin vakti gelir: Check! Hesabı istemek için, “server” dediğimiz kişi ile göz teması kur, gülümse ya da onu masaya çağırdığını ima eden bir hareket yap. Ardından şu soruyu sorabilirsin “Could we have the check, please?” (Hesabı alabilir miyiz, lütfen?). Hesapta sipariş ettiğin yiyecek, içecekler ve fiyatları listelenmiş olur. Amerika’da vergi hesaba eklenmiş halde gelir; İngilizce konuşulan diğer ülkelerde ise vergi menüde yazan fiyatlara dahildir.
TIP / TO TIP – BAHŞİŞ / BAHŞİŞ VERMEK
Hesap da geldiğine göre, artık ödeme yapmalısın. Eğer Amerika’daysan, “server” için %25 gibi bir bahşiş beklenir. Bu da gelen hesabın yüzden yirmi beşini hesaba eklemen ve öyle ödemen anlamına gelir. Avustralya gibi diğer ülkelerde ise, bahşiş vermek tamamen sana kalmış. Çünkü garsonlar saat başına yüksek maaşlar alır ve gelirleri için bahşişlere güvenmezler.
IT’S MY TREAT – BENDEN OLSUN
Yemeği birlikte yediğin kişiden bu cümleyi duyarsan, mutlu olmalısın! “It’s my treat” cümlesi arkadaşının senin yemeğini de ödeyeceği anlamına gelir. Ne mutlu sana!