Türkçe'ye çevirisi olmayan 17 Almanca kelime
Kısa bir süre önce İsviçre'nin Almanca konuşulan bölgesine taşındım ve bunun sonucu olarak Almanca öğrenmeye çalışıyorum ki bu zor bir çaba. Öncelikle, gramer epey zorlayıcı. Almanca öğrenmenin bir diğer zorluğu da karşılığı ya da doğru çevirisi olmayan birçok kelime olması. Bu kulağa acı verici gibi gelse de, aslında bir duyguyu veya durumu daha derin bir seviyede açıklayabilmek rahatlatıcı. Size ne demek istediğimi bu kelimelerle göstereyim:
1. Sturmfrei
"Anne babanız evde yokken, tüm ev size kaldığında."
Şimdi, Türkçe'de muhtemelen sadece "parti zamanı" veya "evde tek" derdik, ancak sturmfrei bunu bir sonraki seviyeye taşıyor.
2. Ohrwurm
"Kulak kurdu."
Bunu ilk duyduğumda, arkadaşımın kulağında muhtemelen son sırt çantalı gezilerinden birinde yakaladığı gerçek bir solucan olduğunu düşünmüştüm. Oh, nasıl da yanılmışım: Ohrwurm, bir şarkıyı kafanıza taktığınızda ve onu tekrar tekrar söylemeye devam ettiğinizde (zorunda kaldığınızda) olan şeydir.
3. Handschuhschneeballwerfer
"Eldivenli kartopu atıcısı."
Çoğu insan kartopunu eldivenle atma eğilimindedir. Eldivensiz kartopu atan insanlar oldukça serttir ve bu nedenle korkulmalıdır, değil mi? Bu, pardon ama pısırık olan Handschuhschneeballwerfer'ın tam tersidir.
4. Backpfeifengesicht
"Tokatlanmak için yalvaran bir yüz."
Bence bu kelime oldukça açıklayıcı ve sevmediğiniz insanlar listenizdeki çoğu kişi bu şekilde etiketlenebilir.
5. Erbsenzähler
"Ayrıntılara takıntılı ve biraz da kontrol manyağı olan biri."
Bu, her zaman her şeyi en küçük detayına kadar mükemmel hale getirmeye çalışan her şeye kusur bulan kişidir. Erbsen "bezelye" ve Zähler "çetele" anlamına gelir. Yani, bir Erbsenzähler kelimenin tam anlamıyla bezelyelerini sayan bir kişidir. Bu ifade aynı zamanda cimri ve hiçbir şeye para harcamak istemeyen biri için de kullanılabilir.
6. Dreikäsehoch
"Üç peynir yüksekliğinde."
Yemeklerimin çoğunun bu şartı taşıması gerekiyor, ancak bu ifade pek de yemekle ilgili değil. Dreikäsehoch, sadece üst üste dizilmiş üç tekerlek peynir kadar uzun olan küçük bir çocuğa verdiğiniz isimdir. Sonuç olarak, peynir yığınlarının bir ölçü biçimi olarak kullanılmasının geri gelmesi gerektiğini düşünüyorum.
7. Verschlimmbessern
"Bir şeyi iyileştirmeye çalışarak daha kötü hale getirmek."
Bunu hepimiz daha önce yaptık: Bir şeyi ne kadar düzeltmeye çalışırsanız, aslında o kadar kötüleşir. Belki kötü bir saç kesimi yaptırdınız, daha fazla saç kesmeye karar verdiniz ve sonunda kafanızın üzerinden çim biçme makinesi geçmiş gibi görünmeye başladınız. Evet, ne demek istediğimi anlıyorsunuz, değil mi?
8. Wanderlust
"Güçlü bir seyahat arzusu."
Wanderlust, evimizin konforunu terk etme, pasaportlarımızın sayfalarını doldurma ve Instagram hesabımızı bir seyahat dergisinden çıkmış gibi yapma arzusunu tanımlar. Tüm bunları yaparken yeni insanlarla tanışmak, yeni şehirler görmek ve yeni kültürleri deneyimlemek. #mutluluk
9. Schadenfreude
"Başkasının talihsizliğini görmenin verdiği haz duygusu."
Özellikle sevmediğim birinin yemek döktüğünü ya da treni kaçırdığını gördüğümde bu duyguya kapılıyorum. Zalimce ama sırıtmamak elde değil!
10. Pantoffelheld
"Arkadaşlarının önünde sert davranabilen ama karısına karşı kendini savunamayan bir adam."
Doğrudan çevirisi "terlikli kahraman". Sanırım Almanlar da erkeğin evin reisi olabileceğini, ancak kadının tekneyi istediği yöne çevirebilecek bir kaptan olduğunu biliyor.
11. Zugzwang
"Kötü bir karar vermeye zorlanmak."
Bu kelimeyi yoğun stres veya baskı hissettiğiniz ve stratejik bir karar vermek zorunda olduğunuz zamanlarda kullanırsınız. Zugzwang aslında satranç oyuncularının kötü opsiyonlar arasından bir hamle yapmak zorunda kaldıklarında hissettikleri duyguyu tanımlar fakat artık karar verme sırası size geldiğinde de kullanılıyor.
12. Kummerspeck
"Duygusal aşırı yeme sonucu alınan aşırı kilo."
Kummerspeck kelimenin tam anlamıyla "üzüntü pastırması" anlamına gelir. Ayrılık, iş kaybı ya da genel mutsuzluğunuzu arkadaşlarınızla birlikte bir galon dondurma, ekstra büyük pizza ve bir küvet dolusu çikolatalı kurabiye yiyerek atlatmaya çalıştığınızda ortaya çıkan şeydir.
13. Weltschmerz
"Dünyanın gerçek durumunun ideal bir durumla karşılaştırılmasından kaynaklanan zihinsel depresyon veya ilgisizlik."
Bu hepimizin bazen hissettiği hüzün ve melankolidir. Weltschmerz, dünyanın tüm kötülükleriyle yüzleştiğinizde hissettiğiniz şeydir - ve öğrenci kredileriniz olduğu ve sonuçta bir yunus eğitmeni olamayacağınız gerçeğidir.
14. Torschlusspanik
"İnsan yaşlandıkça, zamanın tükenmekte olduğunu ve önemli fırsatların elinden kayıp gittiğini düşünür."
Weltschmerz'e çok benzeyebilir, ancak bu daha az dünya ve daha çok akran baskısıdır. Torschlusspanik, her şey için biyolojik bir saate sahip olmak gibidir - ve arkadaşlarınız evlenirken, maraton koşarken ve genellikle dünyayı kurtarırken siz ebeveynlerinizin bodrumunda otururken saat giderek daha yüksek sesle işliyor.
15. Erklärungsnot
"Kendinizi hızlı bir şekilde açıklamak zorunda kalmak."
Tam olarak suçüstü yakalandığınız ve kendinizi hemen ve az önce olanlar için hiçbir mazeretiniz olmadığı izlenimini vermeden açıklamanız gereken o anı ifade eder.
16. Fernweh
"Mesafe acısı."
Bu, ev hasretinin tam tersidir. Başka bir yerde, güneşli ve sıcak bir yerde olmak istediğinizde hissettiğiniz duygudur.
17. Innerer Schweinehund
"İçimdeki domuz köpek."
Bazen ruh hayvanımızın bir kartal olmasını umarız; vahşi ve özgür. Ancak çoğu zaman bunun yerine içimizde bir domuz köpek olduğunu fark ederiz. Kafamızın içinde bizi tembel tutan ve spor salonuna gitmememizin sorun olmadığını söyleyen o küçük ses. İçimizdeki Schweinehund'u susturmak zor bir iştir, ama buna değer.
Görsel: Golf Resort Achental Team, Flickr / Creative Commons